Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

CUMHURBAŞKANI KASSYM JOMART TOKAYEV’İN KAZAKİSTAN ULUSUNA SESLENİŞİ ADALETLİ DEVLET. TEK MİLLET. HUZURLU TOPLUM

CUMHURBAŞKANI KASSYM JOMART TOKAYEV’İN KAZAKİSTAN ULUSUNA SESLENİŞİ ADALETLİ DEVLET. TEK MİLLET. HUZURLU TOPLUM
REKLAM ALANI

CUMHURBAŞKANI KASSYM JOMART TOKAYEV’İN KAZAKİSTAN ULUSUNA SESLENİŞİ ADALETLİ DEVLET. TEK MİLLET. HUZURLU TOPLUM

Sevgili Yurttaşlar
Sayın Milletvekilleri ve Hükümet üyeleri
Kazakistan Cumhuriyeti Anayasası’nın 59. maddesi uyarınca, VII. Meclis toplantısının üçüncü oturumunun açıldığını ilan ediyorum.
Değerli Milletvekilleri
Parlamentonun olağan oturumunun açılışı münasebetiyle hepinizi tebrik ediyorum!
Bu yıl yeni bir aşamaya girdik. Milletimiz, ülke genelindeki referandumda siyasi modernleşme programımızı destekledi.
Anayasa reformu, Yeni Adaletli Kazakistan’ın oluşmasına yönelik çok önemli bir adımdı. Ülkemizdeki siyasi yenilikleri artık ekonomik değişimler takip etmelidir.
“Vatandaş-İş-Devlet” arasındaki bağlantıyı kökten değiştireceğiz.
Devlet her şeyden önce herkese fırsat eşitliği sağlayıp adaleti tesis eder.
Toplum yararına hizmeti üst düzeyde garanti eder.
Sosyal açıdan zayıf olan ve engelli vatandaşlar desteklenir. Cumhurbaşkanı yanındaki Ombudsman atanacak.
Devlet vatandaşların ekonomik özgürlüğüne kavuşmasını destekler. Vatandaşlarımümkün olduğu kadar piyasanın istikrarsızlığından korur.
Mümkün olduğunca küçük ve orta ölçekli işletmeleri geliştirir. Şimdi reformların belirli yönelimlerine odaklanalım.

BİRİNCİ PLAN. YENİ EKONOMİK POLİTİKA.
Ülkemizin ekonomisinin temelinde oluşan sorunların farkındayız. Örneğin, ülke olarak hala hammaddeye bağımlılığımız sürmektedir.
Emek verimliliği düşük, modernizasyon yetersiz.
Herkes milli gelirin dağılım payından yararlanamıyor. Tabii ki, tüm bunlar ciddi konular. Bu sorunu çözmenin net çözüm yolları var.
Özellikle makroekonomik istikrarın sağlanması, ekonominin çeşitlendirilmesi ve sayısallaştırılmasıdır.
Ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmelerin kalkınması, beşerî sermayenin geliştirilmesi ve hukuk üstünlüğünün kurulmasıdır.
Bu nedenle yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. İktisadi politikamızın temel amacı değişmeyecek.
Özü, niteliksel ve kapsayıcı bir bakış açısıyla milletimizin yaşam standardını yükseltmektir. Yeni ekonomik yönelimimizin başlıca öncelikleri şunlardır:
– özel sektör iş girişimlerinin teşvik edilmesi, yani devlet kapitalizminin ve devletin ekonomiye aşırı müdahalesini durdurmak;
– rekabetin geliştirilmesi, yani herkese eşit fırsat verilmesi;
– milli gelirin adil dağılımı.
Bütün bunlar, bir dizi acil sorunları çözmeyi gerektirir.
Öncelikle, Devlet tarafından özel sektördeki ürünlerin fiyatına müdahale edilmesi, tüm endüstrilerin yatırım çekiciliğini azaltacaktır.
Aynı zamanda ürün sıkıntısı oluşur ve sonuç olarak ülkeyi ithalata bağımlı hale getirir.
Bu nedenle, fiyat belirleme konusunda devletin müdahalesinden kademeli olarak vazgeçilmesi gerekmektedir.
Sadece rekabetin olmadığı pazarlar aynı prosedürle devam edecek. Tekellerin tarifeleri sıkı bir şekilde kontrol edilecektir.
Ancak kontrol, aşırı baskı anlamına gelmez.
Son zamanlarda, güvenlik kurumları dahil olmak üzere devletin resmî kurumları özel işletmeleri giderek daha fazla denetlemeye ve ürünlerin fiyatlarını indirmeye yönelik talepler çoğalmaya başlamıştır.
Boş konuşmalar uğruna bu tür işlemler yapılmamalıdır.
Tekel karlarını sınırlama ihtiyacı ile altyapıya yatırım yapılmasını sağlama arasında bir denge kurmak önemlidir.
Ülkede elektrik şebekelerinin üçte ikisi, ısı boru hatlarının yüzde 57’si ve su şebekesinin neredeyse yarısı eskimiş durumda.
Bundan birkaç şey anlaşılabilir. Tarifelerin zorla sürdürülmesinin sonu, çeşitli afet durumlarının ortaya çıkmasına yol açacaktır.
Sonuç olarak, vatandaşların sağlığı ve yaşamları risk altında kalacaktır.
Tekelci piyasalarda “tarifeyi yatırıma değiştirmek” adı verilen yeni bir tarife politikasına geçilmesi gerekmektedir. Şebekelerin ve güç kaynaklarının bozulma durumunu en az yüzde 15 azaltmak gerekir.
Tarife, altyapıya yatırım yapmak ve şeffaflık için verilir.
Mal sahibi, yatırımın önemli bir bölümünü tarife değil, kendi fonlarını kullanarak yapmalıdır.
Yenilik için etkili teşvikler geliştirmek gereklidir.
Harcamanın bir kısmının tarife tahmini dahilinde yeniden dağıtılmasına izin verilmesi ve gelirin belirli bir kısmının alıkonulması da gereklidir. Tarifelerin çapraz sübvansiyonunu, yani bazı tüketiciler için fiyatları korumak amacıyla diğerleri için fiyatları yükseltme yöntemini kademeli olarak terk etmek gerekir.
İkincisi, Ekonomiyi daha da tekel olmaktan çıkarmak için belirli kurumsal kararlar almak gerekir.
“Konglomera” kavramı yasal olarak tanımlanmalıdır.
Birbirleriyle bağlantılı piyasa kuruluşlarının ekonomik yoğunlaşma izni almaları gerekmektedir.
Piyasa dışı fiyatların kullanıldığına dair işaretler de dahil olmak üzere tüm işlemleri dikkatlice kontrol edilmelidir.
Piyasa ekonomisinin gelişimi, tek operatörlerin faaliyetlerinden olumsuz etkilenir.
Bu nedenle, bu kurumsal düzeni tekrar gözden geçirilmelidir.
Halihazırda faaliyette bulunan işletmecilere rekabet ortamı sağlanmalı veya tekelci olarak tanınmalı ve faaliyetleri özel tekel karşıtı yasa çerçevesinde düzenlenmelidir.
Üçüncüsü, Sürdürülebilir ekonomik büyüme, doğrudan anlaşılabilir ve öngörülebilir bir vergi politikasına bağlıdır.
Mali düzeni modernize etmek için 2023’te yeni bir Vergi Kanunu geliştirilecektir.
En sorunlu bloğu olan vergi idaresinin tamamen güncellenmesi gerekiyor.
Ayrıca, herhangi bir yüz yüze etkileşimi ortadan kaldırarak vergi kontrolünün tamamen dijitalleştirilmesini sağlamak da gereklidir.
Diğer bir öncelik ise vergi teşviklerinin etkinliğinin artırılmasıdır.
Bunun için ekonominin farklı sektörlerinde farklılaştırılmış vergi oranlarına geçilmesi gerekmektedir.
Teknolojik modernizasyon ve bilimsel gelişmeyi amaçlayan kazançlar üzerinden kurumlar gelir vergisini azaltacak veya muaf tutacak mekanizmaların getirilmesi gerekmektedir.
Vergi mükelleflerin vergi kaçırmaya yönelik işlemlerini en aza indirmek için özel vergi rejimlerinin basitleştirilmesi gerekir.
Yeni yasa, vergi mükelleflerin vergi yükünü azaltmak için kuruluşların kasıtlı olarak bölünmesinin önlenmesini sağlamalıdır.
Ticaretin zaman gereklerine uygun olarak gelişebilmesi için, makul bir oranı ve basit prosedürleri olan perakende satış vergisinin uygulama kapsamı genişletilmelidir.
Vergi reformunun bir parçası olarak, bir “lüks vergisi”
Vergi reformunun bir parçası olarak, “lüks vergisi” getirilmesi doğrudur.
Bunun orta sınıfla hiçbir ilgisi yok, bu vergi sadece çok pahalı gayrimenkul ve araba satın alındığında alınır.
Araba alırken ödenen vergi konusuna odaklanalım.
Yakın yurt dışından ithal edilen bazı arabalarla ilgili sorunlar iyi bilinmektedir.
Bu tür yasadışı araçlar, kamu güvenliği için bir tehdit oluşturuyor.
Yasadışı taşımacılığa yol açan tüm uygulamaların önüne geçmek için ciddi önlemler almak gerekiyor.
Ve bu yılın 1 Eylül’üne kadar ülkeye getirilen otomobillerle ilgili durumun düzenlenmesi gerekmektedir.
Bunları yasallaştırmak için imha ve ilk tescil için ödenen para miktarının 200-250 bin tengeyi geçmemesini, herkesten aynı ve bir defaya mahsus ücret almasını teklif ederim.
Bu işlem sadece aranmamış ve gümrük işlemlerinden geçmiş araçlar için geçerlidir.
Dördüncüsü, Vergi politikasının etkinliği, gümrük işlerinin şeffaflığı ile yakından ilişkilidir.
Vergilendirme ve gümrük alanında bilgi sistemlerinin tam entegrasyonunun tamamlanması önemlidir. Bir sonraki aşama. Müfettişlik yapanların çokluğundan olumsuz etkilenmektedir.
Bu nedenle, sınırda entegre gümrük kontrol mekanizmasının geliştirilmesi gerekmektedir. Gümrük işlem merkezleri “tek pencere” ilkesiyle çalışmalıdır.
Beşincisi, Unutmamalıyız ki, imkanlarımız dahilinde yaşamayı öğrenmeliyiz. Bütçe politikasında reform yapılacak. Nihai sonuca odaklanmalıyız. Doğrudan Bütçe Kanununda, bütçenin planlanması ve yürütülmesine uyum için zorunlu olan sınırlayıcı standartların belirlenmesi gerekmektedir.
Bütçe planlanırken ve uygulanırken buna uyulmalıdır. Ulusal Fonun verimsiz harcamaları durdurulacak. Bu son derece önemli. Fon kaynaklarını, ülkemiz için çok ihtiyaç duyulan altyapıyı geliştirmek ve çok önemli projeleri finanse etmek için kullanacağız.
Hükümet kurumlarının, harcanmamış fonları gelecek yıla devretmelerine de izin verilmelidir.
Bu karar, bütçeye para iadesi konusundaki verimsiz prosedürlerinden kurtulmaya yardımcı olacaktır.
Aynı zamanda bütçe ile ilgili bir risk yönetim sistemi uygulanmalıdır.,
“Halkın katılımıyla bütçe” projesi etkin bir şekilde uygulanmaktadır.
Aynı zamanda, yarı kamu sektörü de dahil olmak üzere bir bütçe risk yönetim sisteminin başlatılması gerekmektedir.
Bölgelere kendi vergi gelirlerini kendilerine vermeye başladık ve bu çalışmaların devam etmesi gerekiyor.
Köklü bir proje olan “Halkın Katılım Bütçesi” projesi etkin bir şekilde uygulanmaktadır.
Kapsamı genişletilmeli ve il açısından önem arz eden şehirler ve köyler projeye dahil edilmelidir.
Aynı zamanda, halkın katılımıyla, konut ve toplumsal hizmetlerin maliyetlerinin en az %10’u oluşturulmalıdır.
Konut ve toplumsal hizmetler fonlarının en az yüzde 10’unun nereye harcanacağını Halkın kendisi belirlemelidir. Bu hususların etkin bir şekilde uygulanabilmesi için yeni bir Bütçe Kanunu’nun düzenlenmesi gerekmektedir.
Altıncı. Girişimcilik için sistemik destek.
Bu işte her şeyi en başından ayarlamak gerekiyor. Talimat iki yıldır tamamlanmadı. Yüzlerce, hatta binlerce yasal belge ve talimatın tekrar tekrar düzeltilmesi işe yaramaz. Bunun yerine, daha kompakt ve anlaşılır yeni kurallar kabul edilmelidir. Bu yaklaşım 1 Ocak 2024’ten itibaren tamamen uygulanmalıdır.
Sıradaki mesele. Devlet, mali destek yaptığında, küçük ve orta ölçekli işletmelerin rekabetçi temsilcilerine özel önem vermektedir. Ücret fonunu artıran ve vergi ödemelerini artıran işletmeler desteklenecektir. Bu temel gerekçe.
Buna ek olarak, devletten yardım alan iş temsilcilerinin belirlenmesi için otomatik bir sistem uygulanacaktır. Tamamen yeni bir kamu ihale sistemi kurulacak. Odak noktası sadece düşük fiyat değil, aynı zamanda mal ve hizmetlerin kalitesi de olacaktır.
Devlet ve yarı devlet alımlarının tek bir platformaya aktarılması gerekmektedir.
Tüm bunları uygulamak için “Kamu Alımları Üzerine” yeni bir yasa kabul edilmelidir.
Yedinci. Yeni bir kamu ve özel ortaklık modeline geçilmesi gerekiyor.
Şimdi birçok proje bazı girişimcilerin ve yetkililerin kartviziti haline geldi. Sözleşmeler açık ve rekabetçi bir şekilde yapılmalıdır. Bu amaçla, ilgili yasanın kabul edilmesi gerekmektedir.
Sekizinci. Kredi kaynaklarının yetersizliği yerli işletmeler için büyük bir sorun haline geliyor.
Kazakistan’da küçük ve orta ölçekli işletmeleri finanse etmek için yaklaşık 42 milyar dolar yetersiz. Bununla birlikte, bankalarda trilyonlarca tenge ekonomiye hiç faydasını dokundurmadan boşuna yatıyor.
Ulusal Banka, Finansal Piyasanın Düzenlenmesi ve Geliştirilmesi Ajansı, Hükümet reel sektörü istikrarlı ve uygun fiyatlı kredileme imkanını sağlamak için somut kararlar vermelidir.
Ulusal Bankası, mevcut durumun zorluğunu göz önünde bulundurarak, mümkün olduğunca esnek davranmalı ve hatta yaratıcılık göstermelidir. Yurtdışında bu konuda olumlu deneyimler var.
Dokuzuncu. Her şeyden önce ürünleri üretmek için toprağa ihtiyaç vardır. Toprağı olmayan bir kişi iş yapamaz.
Girişimciler için arazinin açık ve hızlı bir şekilde tahsis edilmesinin etkili yolları belirlenmelidir. Bu mesel yıl sonuna kadar geliştirilmeli . Her bölgede ve köyde boş veya amaca uygun kullanılmayan arazilerin listesini belirlemek gerekir. Bu bilgiyi iş dünyası temsilcileri bilmelidir. Bu önlemler sadece girişimcilerin değil, aynı zamanda ekonominin bir bütün olarak rekabet gücünü de artıracaktır.
İKİNCİ PLAN. REEL SEKTÖRÜN GELİŞİMİ.
Her şeyden önce, yeraltı kullanımına yatırım çekmek için mümkün olduğunca mevzuat ve prosedürleri basitleştirmek gerekir.
Tek bir jeolojik bilgi bankası oluşturmak için çalışmaların tamamlanması gerekiyor.
Hükümete, endüstrinin ve yeraltı kullanımının yatırım çekiciliğini artırması talimatı veriyorum.
Geçen yıl benim talimatıma uygun tüm özel ekonomik bölgenin etkinliği değerlendirildi. Sonuç olarak sorunlu noktaları belirledik, yeni yaklaşımlar geliştirdik. Şimdi özel ekonomik bölgelerin geliştirilmesi için tamamen farklı bir politikaya geçmeye değer.
Şu anda yabancı şirketler Kazakistan’a taşınmaya başladı. Bu nedenle, bu mesele aktüel.
Özel ekonomik bölgeler, yatırım avantajlarını farklı bir şekilde sunmalıdır. Temel ilke, ne kadar çok para yatırırsanız, o kadar çok indirim aldığınız pozisyon olmalıdır. Faaliyet gösterdiği endüstrileri ana odak noktası olmasa da, önemli sanayi projelerini uygulayan yatırımcılar var. Onlara vergi ve gümrük muafiyetleri vermeden arazi temin edebilirler.
Tüm yatırım yükümlülüklerini sadakatle yerine getiren işletmeler var. Onlara arazinin özel bir ekonomik bölgeden özel mülkiyet şekline getirme meselesini çözmek gerekiyor.
Genel olarak, yatırımları çekmek için çalışmaların sistematik olarak yapılması gerekmektedir. Bu, hükümetin önündeki ana görevlerden biridir.
Sıradaki mesele. Daha önce de belirtildiği gibi, devlet ekonomiye müdahalesini kademeli olarak azaltacaktır.
Samruk-Kazına Fonu, ekonominin sadece kilit sektörlerini kontrol edebilen çoğunluk hissesine sahip bir yatırımcı olacak. Fonun diğer varlıkları ve hisseleri özelleştirilmelidir. Bunu uygulamak için “Halk IPO” yaklaşımı da uygulanabilir.
Samruk-Kazına Vakfı, özel yatırımcıların kendi başına gerçekleştiremediği en önemli projelerde yatırımcı olarak katılabilir. Bu tür projeler Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecektir.
Bir sonraki mesele, ülkenin transit kapasitesini artırmaktır.
Kazakistan, modern jeopolitik koşullarda Asya ve Avrupa arasındaki en önemli kara koridorudur. Bu fırsattan tam olarak yararlanmalı ve küresel öneme sahip bir ulaşım merkezi haline gelmeliyiz. Ülke bu alanda büyük projeler uygulamaya başladı. Özellikle Aktau’da bir konteyner merkezi oluşturulmaktadır. Trans-Hazar koridoru gelişiyor. Bu çalışmalara dünyanın en iyi lojistik şirketleri dahil edilecek.
Kazakistan Temirzholy şirketi tam teşekküllü bir transit ve lojistik şirketi olarak yeniden kurulacak.
Yerel yolların kalitesi de dahil olmak üzere yolların inşasına özel dikkat gösterilmelidir. Bütçeden büyük fonlar tahsis edilmesine rağmen, bu konu hala çözülmemiştir.
2025 yılına kadar yerel yolların en az yüzde 95’ini iyileştirmek için talimat verdim. Hükümetin bu konuyu doğrudan kontrol altına almasın.
Yol yapımındaki ihlalleri tespit etmek gereklidir. Bu işten gerçek sonucu çıkarmamız gerekiyor.
Hala yeterli bitümümüz yok. Bu, büyük miktarlarda petrol üreten bir ülke için utanç verici. Hükümet bu sorunu büyük ölçüde çözmelidir.
Genel olarak, açıkça söylemeliyim ki, hükümetin çalışmalarında tekrar tekrar boşluklar oluyor. Birinde yakıt yetersizliği, birinde şeker yetersizliği oluşuyor.
Bütün bunlar, somut kararlar söz konusu olduğunda hükümetin çok yavaş ve kararlı bir şekilde hareket edememesinden oluyor. Böyle bir durumlarda vatandaşlar da memnun değiller. Tabi onlar haklı. Bu nedenle, eğer böyle devam ederse, tekrar personelle alakalı somut kararları vermek gerekecek.
Sıradaki mesele. Ulusal ekonominin yapısında önemli bir yeri inşaat sektörü üstlenmektedir. Bu endüstri gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 5-6’sını makul. Yan endüstriler eklendiğinde, bu oran daha da büyüktür.
Bugüne kadar Kazakistan’da mimari ve inşaat faaliyetlerini düzenleyen 2,5 binden fazla belge bulunmaktadır. Bu sistem tamamen evrak işlerine gömülmüş durumda. Yolsuzlukta az değil. Şimdiye kadar eski bina kodları hala geçerli. Bu nedenle Hükümete tamamen yeni bir Şehir Planlama Kanunu kabul etmesini emrediyorum.
Her bir şehrin işlevsel, etkileşimli bir haritasını, arazi parsellerinin ve kamu hizmetlerinin şemasını gösteren bir harita oluşturmak gereklidir. Arazi kadastrosunda, mevcut ulaşım ve iletişim altyapısı şemaları ile endüstriyel amaçlı arazi alanlarının haritasını tamamlamak gerekir.
Tarımın gelişimi en büyük zorluklardan biridir. Bu alandaki durum, devletimizin gıda güvenliğini doğrudan etkilemektedir. Ülkenin tarım ürünlerinin hacmini ve ek maliyetini arttırmak gerekir. Bu stratejik bir meydan okumadır. Şimdi sadece buğday ve sığır satın almanın zamanı değil. Hükümet, tarım endüstrisini sübvanse etmek için uzun vadeli yeni yaklaşımlar geliştirmelidir.
Bütçenin geri dönüşü olmalı. Devlet, parayı sağa ve sola atarak zimmete para geçirmesine izin vermeyecektir.
Sübvansiyonun tahsisi ve harcaması üzerindeki kontrolü güçlendirmek gerekir.
Köylülerin kendi aralarında birleşmesi tarımın gelişimine yol açmaktadır. Biz böyle bir pilot proje gerçekleştirdik. Buna katılan tarım kooperatiflerin ekini iki kat daha fazla hasat verdi. Hayvancılıkta ise baş sayısı yüzde 25 civarında arttı. Her bölgenin özgüllüğünü göz önüne alarak, olumlu deneyimi ülke genelinde kademeli olarak yayılmalıdır. Bu alanda ileri teknoloji yeterli değildir.
Şu anda tarım için ayrılmış araziler hakkında tam bilgi yok. Arazilerin verimliliği, su kaynaklarıyla sulama sistemi ve onun yolları hakkında her tarafa dağılmış bilgiler var. Dijital platform bunun hepsini tek bir yerde biriktiriecektir.
Genel olarak, ülkemizin tarım endüstrisi kompleksi gelecek yıldan itibaren yeni ve istikrarlı kurallara göre çalışmalıdır.

Kullanılmayan toprakları geri alma komisyonun faaliyetlerine özellikle odaklanmak isterim. Komisyonun çalışmaları kapsamında devlete 2,9 milyon hektarlık tarım arazisi iade edildi. Yıl sonuna kadar en az 5 milyon hektar arazinin iadesi planlanmaktadır. Kullanılmayan veya yasadışı olarak verilen arazi alanı yaklaşık 10 milyon hektardır. Hükümet ve Akimatların gelecek yılın sonuna kadar bu arazilerle ilgili somut kararlar almalıdır. Şimdi toprak meselesininin denetimine ilişkin moratoryumun süresi de bitti. Bu adım çalışmaları olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum.
Ülke ekonomisinin sürdürülebilir kalkınmasına yönelik ciddi bir engel, su kıtlığıdır. Şimdi bu konu bir ulusal güvenlik meselesi haline geldi. Dışarıdan gelen su gittikçe azalıyor. O suyun kendisinin verimsiz kullanımı durumu daha da kötüleştirmektedir. Suyun yüzde 40’ı kumların içinde kayboluyor. Bu alanda başka da endişeler az değildir. Özellikle altyapı son derece yıpranmış durumda. Ayrıca otomasyon ve dijitalleşme düzeyi düşüktür. Bilimsel bir temel yok, uzman sayısı yetersizdir. Bu sorunları çözmek için Hükümet’e bağlı Su konseyinin çalışmalarını yoğunlaştırmak, bilgili uzmanları işe almak gerekir. Gerekli kadroyu hazırlamak için bu alanda temele sahip güçlü bir üniversite belirlenmelidir. Su endüstrisinin geliştirilmesine yönelik üç yıllık plan geliştirilmelidir.

ÜÇÜNCÜ PLAN. ÜLKENİN GELECEĞİNE STRATEJİK YATIRIMLAR.

Ülkenin temel değeri insandır. Bu bariz bir şeydir. Bu nedenle, ulusal zenginliklerin eşit olarak dağıtılması ve herkes için aynı fırsatların sağlanması, reformun temel amacıdır. Sadece milletin sağlığı iyi olursa, toplum sürdürülebilir bir şekilde gelişecektir.

Sağlık alanında bazı reformlar yapıldı. Ancak şu anki durumu hala tatmin edici değildir. Elbette, yıllarca biriken problemler bir anda çözülmez. Bu nedenle, en önemli konuların düzenlenmesine özel dikkat gösterilmelidir. Bunlardan biri finansman sistemidir. Bu alana yetersiz fon tahsisi norm haline geldi. Durumun sonucu olarak nüfusun sigorta sistemine bağlı olmasına rağmen, sağlık hizmetleri tam olarak verilmemektedir.

Bugün sağlık yardımı, devlet tarafından garanti edilen ve sigorta paketi olarak ikiye ayrılmıştır. Açıkçası, böyle bir sistemin etkinliği düşüktür. Üstelik sigorta modeli dengesiz ve sistemsiz bir şekilde gelişmektedir. Bu büyük bir boşluk. Gönüllü sağlık sigortası sistemini uygulama zamanı çoktan gelmiştir.

Hükümet’e sağlık sektörünü ve sosyal alanı finanse etme sistemini tekrar gözden geçirmeye talimat veriyorum.

Sağlık altyapısının kapsamlı iyileştirilmesine odaklanmalıdır. Devlet ve mülkiyet ortaklığı verimli bir şekilde kullanılmalıdır.

Sağlık yatırım için uygun bir alandır. Sadece ona doğru koşulların yaratılması gerekiyor.

Ben gelecek yıldan itibaren ulusal projenin gerçekleştirilmesi konusunda talimat verdim. Bu belge öncelikle köylülerin ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmıştır.

Bugün ülkemizin 650 yerleşim yerinde sağlık tesisi bulunmamaktadır. Önümüzdeki iki yıl içinde, bu köylerde sağlık, paramedik ve obstetrik bölümler inşa edilecek ve gerekli ekipmanlarla tam olarak sağlanacak.

Böylece devlet, 1 milyondan fazla vatandaşımıza birinci basamak sağlık hizmeti alma fırsatını yaratacaktır.

Ulusal proje kapsamında 32 ilçe hastanesi modernize edildi ve şimdi de ilçeler arası multidisipliner hastaneye dönüştürülecektir. Orada inme tedavi merkezleri, cerrahi, yoğun bakım ve rehabilitasyon bölümleri açılacak. Bu, dört milyondan fazla kişiye sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesini artıracaktır. Ayrıca teletıp yönünü de geliştireceğiz. Böylece ulaşılması zor bölgelerde oturan nüfusa kaliteli tıbbi bakım sağlanacaktır.

Sağlık sektörünün rekabetçi olabilmesi için doktorların eğitim sisteminin iyileştirilmesi gerekmektedir. Tıp fakültelerinde çok disiplinli hastaneler ve klinikler açılacak. Önümüzdeki üç yıl içinde mezuniyet sonrası tıp eğitimi için burs sayısı yüzde 70 artacaktır.

Bütün bunlar milletin sağlığını sözlü değil, gerçekte iyileştirmeye katkıda bulunur.

Bir sonraki önemli mesele eğitim sistemi ile ilgilidir. Bu alan, millet kalitesinin iyileştirilmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır.

Kazakların bir sözü vardır: ‘Ulus olacağım diyorsan, beşiğini düzelt’.
Bu nedenle, okul öncesi eğitim çalışmaları odak noktası olmalıdır.

Bununla birlikte, iki ila altı yaş arasındaki çocukların sadece yarısı anaokuluna gidiyor. Böyle bir eksiklik kabul edilemez.
Çocukların anaokuluna sahip olmakla sorununu kesin olarak çözmek gerekir. Ayrıca, anaokulu eğitimcilerinin sosyal statüsü ve maaşları artırılmalıdır. Bu alandaki uzmanların uyması gereken kesin kurallar belirlenmelidir. İş yüklerini de kademeli olarak azaltmak gerekir.
Özverili öğretmenler, eğitim sektörünün gelişimine büyük katkıda bulunurlar. Bu nedenle, anaokulundan ziyade eğitimcinin sertifikasyonu gereklidir.
Ortaöğretimin kalitesi, başarılı bir millet olmanın bir başka önemli koşuludur. Her öğrencinin eğitim alması ve kapsamlı gelişimi için uygun koşullar oluşturulmalıdır. Bunun için ulusal ‘Konforlu Okul’ projesi başlatıldı.

Biz 2025 yılına kadar 800 bin çocuğun modern bir okulda eğitim alması için gerekli koşulları sağlayacağız. Böylece, riskli yapı durumundaki ve üç vardiyalı okul sorununu tamamen çözeceğiz. Bu, köy ve şehir okulları arasındaki farkı önemli ölçüde azaltacaktır.
Genel olarak, okulların inşası Hükümet ve Akimatlar için ana görevlerden biri olmalıdır.
Yolsuzluk yapanlar mahkum edildiğinde, yasadışı olarak kazanılan paralarının devlete devredilmesi ve tamamen okulun inşasına harcanması gerekir. Hükümet, bu girişimin yasal düzenlemesi konusunda karar vermelidir.
Okul üniformalarını tüm öğrenciler için erişilebilir hale getirmek önemlidir. Sosyal açıdan savunmasız kabul edilen bazı grup çocuklara üniformalar bütçe imkânlarıyla dağıtılması gerektiğine inanıyorum. Okul üniforması için devlet ihalesi, yerli hafif sanayinin gelişimine uyarlanmalıdır.
Öğretmenlerin adil Kazakistan’ın inşasındaki rolünün çok önemli olduğu şüphesizdir. Ülkede son yıllarda öğretmen mesleğinin prestijini arttırmak için çok şey yapıldı. Bununla birlikte, bu yönde hala bazı değişiklikler yapılması gerekmektedir.
Pedagojik üniversitelerin akreditasyonu için yeni bir standart kabul edilecektir. Eğitimcilerin yetkinlik alanları de belirlenecektir.

Küresel bilimsel ve teknolojik gelişimin seyri göz önüne alındığında, liselerde fen ile matematik disiplinlerinin ve İngilizcenin öğretimini mümkün olduğu kadar güçlendirmek önemlidir.
Toplum arasında okulda Kazakça ve Rusça eğitimi konusunda tartışmalar devam ediyor. Açıkça söyleyeceğim: hem Kazakça hem de Rusça’yı iyi bilen çocukları yetiştirmeliyiz. Çünkü bu neslin yararı için gereklidir. Eğitim Bakanlığı çocukların çıkarlarını korumalı, popülistlere eşlik etmemelidir. Eğitimli ve çok dilli bir nesil geleceğe güvenle adım atıyor. Bizim gücümüz, gençlerin eğitimindedir.
Teknik ve mesleki eğitim kurumları, işgücü piyasasının gerçek taleplerine uyum sağlamalı ve ülkemizin yeni ekonomik yöneliminin zorunluluklarını karşılamalıdır.
Ebeveynler ve öğrenciler, aldıkları eğitim ve edinilen becerilerin kaliteli ve talebe uygun olması için belirli bir düzeyde bir sorumluluk hissetmelidirler. Bu nedenle onlarla sürekli olarak ortaklık ilişkileri kurulmalıdır. Bu amaçla bireysel eğitim kuponlarının uygulanması planlanmaktadır.

Devlet tarafından müfredat dışı da dahil olmak üzere bir çocuğun eğitimine tahsis edilen fonlar tek bir eğitim hesaplarında biriktirilecektir.

Kısacası, bu, çocukların eğitimine yatırım şeklinde harcanan ilk amaçlı sermaye olarak adlandırılabilir. Bu adım, ülkemizin her vatandaşı için eşit fırsat ilkesini gerçekte kullanmaya yol açacaktır. Yükseköğretim alanındaki reformlar da bu yönde yapılmalıdır.
Yerli üniversitelerin eğitim kalitesi arttıkça oradaki öğrenim ücretleri de artacaktır. Bu nedenle devlet, Birleşik Ulusal Testlerin sonuçlarına ve diğer göstergelere bağlı olarak eğitim burslarını farklı düzeylerde dağıtmayı planlamaktadır. Bunun hacmi yüzde 30 ila yüzde 100 arasında değişim gösterecektir.
Eğitim için yıllık faizi 2-3 olacak indirimli krediler de verilecektir. Bu önlemler sadece yükseköğretimin kullanılabilirliğini arttırmakla kalmayacak, aynı zamanda toplumda ortaklık ve karşılıklı sorumluluk ilkesini de güçlendirecektir.
Bir sonraki önemli nokta, öğrencilere yurt olanaklarını sağlamaktır. Bu sorunu çözmek için, yüksek öğrenim kurumları ve inşaat şirketleri ile kamu-özel ortaklığı kurma yaklaşımının mümkün olduğunca uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, tüm sorunların çözümünü devletin omuzlarına asmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, devletten fon almak için özel üniversitelerin yurtlara sahip olması şarttır. Elbette, bu kural eğitim kurumlarından kademeli olarak talep edilmelidir.
Bireysel, sosyal açıdan savunmasız öğrenci kategorileri için daire kiralama maliyetlerini sübvanse etme olasılığı da değerlendirilebilir. Üniversitelerdeki Endowment fonları, eğitim ekosisteminin gelişiminin ana bağlantısı olmalıdır.
Bu tür hedef sermaye fonları, dünyanın önde gelen üniversitelerinde bilim ve inovasyonun finansmanının çekirdeğidir.
Piyasadaki duruma uygun olarak maaşlardaki artış, nüfusun refahını artırmanın temel faktörüdür. Devlet asgari ücretin belirlenmesine yeni bir yaklaşım getiriyor. Bu yöntem, asgari ücretin boyutunu kademeli olarak artırmaya imkan verecektir.
Ben asgari ücret seviyesini 60 bin tengeden 70 bin tengeye artırmaya karar verdim. Bu karar 1,8 milyon vatandaşın gelirini doğrudan etkileyecektir.

Emeklilik sistemini de tekrar modernize edeceğiz. Asgari temel emeklilik oranını kademeli olarak asgari geçimin yüzde 70’ine, üst sınırın ise yüzde 120’ye çıkarmak gerekmektedir. Daha önce alınan kararlarla birlikte, bu adım toplam emekli maaşının boyutunu 2025 yılına kadar ortalama yüzde 27 oranında artıracaktır
Ayrıca toplumun taleplerini de dikkate alarak kadınların emeklilik yaşını 2028 yılına kadar 61’de tutacağız.
Birleşik birikimli emeklilik fonunun etkin bir yatırım stratejisinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu iş için yüksek ticari itibara ve mesleki niteliklere sahip özel şirketleri çekmek mümkündür.
Sosyal güvenlik sisteminde de değişiklikler yapılmalıdır.
1 Ocak 2023’ten itibaren çocuk bakımı için ödeme süresini çocuk bir buçuk yaşına gelene kadar uzatıyoruz. Çocukların en önemli döneminde – bebeklik döneminde, ebeveynleri yanlarında daha fazla olacaklar.
Sosyal sigorta sisteminin katılımcılarına sağlanan işsizlik yardımları, ortalama aylık gelirlerinin yüzde 45’ine yükseltilecek. Bu adım, kendilerini böyle bir durumda bulanlara yardımcı olacak ve daha hızlı işlerine dönmelerini sağlayacaktır.
Birleşik bir özel sosyal yardım sisteminin oluşturulması, vatandaşların refahının iyileştirilmesinde en önemli adımlardan biri olacaktır.
2023 yılından itibaren “Dijital Aile Kartı” ve “Sosyal Cüzdan” gibi yöntemlerin devreye alınması planlanmaktadır.
Bu girişimler kapsamında çeşitli devlet desteği önlemleri bir araya getirilmiştir.
Bunların hepsi mümkün olduğu kadar açık, en önemlisi kesin ve önceden yapılmış olacak.
Gençlere kapsamlı destek sağlamak devletimizin temel görevlerinden biridir. Emekle ilgili çeşitli önlemlerle önümüzdeki yıl 100.000 kişiye iş sağlamalıyız. Gençlerin girişimcilik girişimleri desteklenmeye devam edilecektir. Yıllık yüzde 2,5 faizli küçük bir kredi verilecek. Bu önlemler en uyumlu ve adil topluma katkıda bulunur.
Ulusal referandumda kabul edilen anayasa değişiklikleri, Adil Kazakistan’ın sembolü haline geldi.
Anayasamızda toprak ve doğal kaynakların halkın malı olduğu ana ilkesini belirledik. Bu boş bir söz değil. Bütün reformların temeli budur.
Ülkemizin kullandığı milli servetten her aile istifade etmelidir. Bu nedenle ilan ettiğim Çocuk Yılı kapsamında “Ulusal Çocuk Fonu” adında tamamen yeni bir programı hayata geçirmeyi çok önemli buluyorum.
Ulusal Fonun yıllık yatırım gelirinin yüzde 50’sinin çocuklar için özel bir tasarruf hesabına aktarılmasını öneriyorum.
Para, her çocuk 18 yaşına gelene kadar aktarılır ve belirtilen tarihe kadar hesaptan çekilemez. Toplanan para, reşit olma yaşına gelen çocuklar için barınma veya eğitime gidecek. Bu fonlar, genç neslin daha büyük bir hayata adım atmasını sağlayacaktır. Fon aslında ulusal bir statüye sahip ve halkımızın refahına hizmet ediyor. Girişimi dikkatli bir şekilde geliştirme ihtiyacını göz önünde bulundurarak, projenin 1 Ocak 2024’ten itibaren başlatılmasını emrediyorum.
“Samruk-Kazyna” fonu, net karının en az yüzde 7’sini “Kazakistan Halkı” kamu fonuna aktaracak. Bu, Yeni Kazakistan’ın karakterine uygun olan önemli bir girişimdir. Ayrıca, iyi maaşlı işadamlarının ve vatandaşların fona sponsor olmaya devam edeceklerine inanıyorum.
Genel olarak insan potansiyelinin geliştirilmesi en önemli konulardan biridir. Bu konuda yurt dışından yetenekli insanları ülkeye çekmek gerekiyor. Özellikle yaratıcı ve girişimci alanlarında başarı elde etmiş vatandaşlar davet edilmelidir. Etkili bir göç politikasından bahsediyorum.
Talep edilen ve yüksek nitelikli uzmanların eksikliğini azaltmak gerekiyor. Bilim, sağlık, üretim ve BT alanlarındaki nitelikli uzmanlara indirim uygulanmaktadır. Devlet onlara ülkede daimi ikamet için vize veriyor. Yabancı işadamları on yıllık vize başvurusunda bulunarak Kazakistan’da yaşama fırsatına sahip olabilirler. Ama ekonomimize 300 bin dolardan fazla yatırım yapmaları gerekiyor.
Göç ve iç göç konusundaki politika kökten değişecek. Bu bağlamda, demografik ve ekonomik eğilimler dikkate alınmalıdır. Ulusal çıkarlar tarafından yönlendirilmek de çok önemlidir.
Güçlü bir milletin temeli halkıdır. En önemlisi vatandaşlarımızın sağlıklı ve derin bir eğitime sahip olmalarıdır.
Profesyonellik ve sıkı çalışma toplumumuzun zirvesinde olmalıdır. Tekrar soyleyecegim. Çalışkan bir insan, profesyonel bir uzman ülkemizde en saygın kişi olmalıdır. Böyle vatandaşlar ülkemizi geliştirir. Ulusal Kongre ve Gençlik Ruhu Kongresi’nde özellikle buna odaklandım. Sıradan çalışan adama saygı göstermeliyiz. Ne iş yaparsanız yapın, onu iyi yapmak önemlidir.
Gençlerin belirli bir mesleğin tüm ayrıntılarını öğrenmeye çalışması daha iyidir. Alanında bir ustaya her zaman bir talep vardır. Genç nesil sadece Kazakistan’da değil, diğer ülkelerde de rekabet edebilmelidir.
Komşu ülke vatandaşları yurt dışına çıkıyor ve çok çalışıyorlar. Ülkemizde çok iyi para kazanıyorlar. Aslında en önemli şey dürüst çalışmaktır. Bunu anlayan bir nesil yetiştirmeliyiz. İdeoloji çalışmasında bunu vurgulamakta yarar var.
DÖRDÜNCÜ PLAN. KAMU YÖNETİMİNİN YENİLENMESİ.
Ekonomide radikal reform yapmak için devlet yönetim sisteminde bir atılım gerekiyor. İnsanlar, parlak bir gelecekle ilgili tutkulu sloganlardan bıktı. Halk hükümet organlarının vaatlerini kağıt üzerinde değil, pratikte yerine getirmelerini istiyor.
Siyasi yetkililerin kişisel sorumluluklarını arttırırarak, devlet yönetim sisteminin ademi merkezileşmesine vurgu yapılmalıdır. Hükümetin bazı yetkileri bakanlıklara devredilmelidir. Belirli bir alandaki politikadan sorumlu belirli bir bakan olmalı, “kolektif kabine” değil.
Devletin sektörler arası sorunları çözmesi gerekiyor. Başbakanlık ofisinin hükümet yönetiminin en iyi standartlarını karşılayan kompakt bir Hükümet aracına dönüştürülmesi atılacak ilk adım olacaktır. Asıl amaç adını değiştirmek değil, gerçek bir reform yapmaktır. Merkezi kurumları düzene sokarak yerel yürütme organlarının yetkilerini önemli ölçüde genişletmemiz gerekiyor. Bu yaklaşım, bölgelerde ve ülke içinde birikmiş sorunların çözülmesine olanak sağlamaktadır.
Yerel özyönetim konularına, topluluk konseylerinin, apartman sahipleri kooperatiflerinin ve mülk sahipleri birliklerinin faaliyetlerinin değiştirilmesine özenle dikkat edilmelidir.
Konut ve şehir altyapısının iyileştirilmesi sorununu ele almamız lazım. Binaların dış görünümü ve iç altyapının işleyişi vatandaşı memnun etmemekte, ülkemizi yabancı ülke mensupların karşısında uygunsuz duruma düşürür.
Hükümete yeni bir idari reform geliştirmesi talimatını veriyorum. Ayrıca, devlet organlarının çalışma performansının iyileştirilmesi ve sorumluluklarının artırılması gerekmektedir.
Niteliksel olarak yeni devlet yöneticilerine ihtiyacımız var. Memur seçme ve görevden alma sisteminin de çağın gerekleri dikkate alınarak yeniden yapılması gerekmektedir. Kamu hizmeti ve özel sektördeki profesyonellere mümkün olduğunca açık olmalıdır. Personel rezervini güçlendirmek gerekiyor.
Kamu Hizmeti İşleri Dairesi tam teşekküllü bir stratejik İK kurumu haline gelmelidir. Hükümet, dünyadaki vatandaşlarımızın potansiyelini harekete geçirmek maksadında Ajans ile işbirliği içinde özel bir platform başlatmalıdır.
Yarı Devlet sektöründe yönetimin verimliliğin geliştirilmesine özel dikkat gösterilmelidir. Bu yönde gerçek çalışmalar yürütülmeye başladı. Sonuca getirilmelidir. Bunun için “Samruk-Kazına” fonunun yeni çalışma modelinin belirlenmesi gerekiyor.
Dünyanın en iyi yatırım ve imalat şirketleri örnek alınmalıdır. Devlet varlıklarının yönetimi mümkün olduğunca şeffaf olmalıdır. Hükümet her yıl bir Ulusal Rapor hazırlanmasını sağlar ve Parlamentoya sunar.
BEŞİNCİ PLAN. KANUN VE DÜZEN.
Toplumda hukukun üstünlüğü sağlam bir şekilde yerleştirilmeli ve adalet adil bir şekilde uygulanmalıdır. Bu bağlamda, Hâkimlerin acilen yeniden seçilmesi ve yenilenmesi gerekmektedir.
Hâkimler yüksek nitelikli, dürüst ve yolsuzluktan uzak olmalıdır. Her şeyden önce, tüm Hâkimlerin statüsünü eşitlemek gerekir. Onlar kendilerinden üst görevdeki meslektaşlarına bağımlı olmamalıdırlar.
Mahkeme Başkanının pozisyonlarının çoğu Hâkim pozisyonuna değiştirilecek. Hâkimlerin Mahkeme Başkanı ve Mahkeme Heyeti Başkanı pozisyonu için adayları kendilerinin seçtikleri bir prosedürün getirilmesini tavsiye ediyorum. Yargıtay Hâkimlerinin seçimle belirlenme yönteminin getirilmesi gerekmektedir. Bunun için Cumhurbaşkanı, Senato’ya alternatif olarak aday göstermelidir. Güçlü avukatları bu alana çekmek için maddi koşulların oluşturulması gerekiyor.
Hâkimlerin bağımsızlığını artırmak için Yüksek Mahkeme Kurulu’nun statüsünü güçlendirmek gereklidir. Hâkim adaylarının hazırlanması ve niteliklerinin geliştirilmesi Kurulun yetkisine bırakılacaktır. Ayrıca kurum, azami yaşın uzatılması ve yetkilerinin sona ermesi konusu ile ilgilenecektir. Bu kamu kuruluşu, belirli personel işlevlerine sahip tam teşekküllü bir enstitü haline gelmelidir. Personel seçiminden başlayarak, her düzeydeki Hâkimlerin atanmasına ilişkin tavsiyeye kadar tüm görev onlara devredilecektir.
Kolluk küvvetleri mahkemeyi etkilememelidir. Bu çok önemli. Hakimler üzerindeki tüm idari baskı yöntemleri kaldırılmalıdır. Hâkimlerin faaliyetlerine müdahaleyi sınırlayarak, ağır ihlallere karşı sorumlulukları da güçlendirilecektir.
Hakimin büyük bir hata yaptığı ve iptal ettiği her adli işlem, Hakimler Kurulu tarafından kontrol edilmelidir.
Hakimlerin “Adalet yönetiminin niteliği” açısından değerlendirilmesi ve sorumlu tutulması kurumunun temelden revize edilmesi gerekmektedir.
Temyiz kurumunda reform yapılması gerekiyor. Davalar, mahkemeye iade edilmeden esasına göre karara bağlanmalıdır.
İdari yargının kapsamının da genişletilmesi gerekmektedir. Çok çeşitli idari suçların ve devlet kurumlarıyla medeni ihtilafların usul kanununa aktarılması, yerel adaleti insancıl ve adil hale getirecektir.
Aynı zamanda, ilçe ve eyalet mahkemeleri düzeyinde adalete erişim konusu üzerinde çalışılmalıdır.
İş temsilcileri, yüksek mahkeme ücretlerinin kendilerini korunmasını önemli ölçüde engellediğine inanıyor. Bu makul bir görüş.
Bu nedenle, alacak davasında belirtilen tutar üzerinden tahakkuk ettirilen faiz tutarı yerine, mülkiyet uyuşmazlıkları için makul bir ücret tespit edilmesi gerekmektedir.
Devletin yargı sürecine katılımının azaltılması arzu edilir. Kamu kurumları arasındaki yasal anlaşmazlıkları çözmenin de zamanı geldi. Eğer, iki bakanlığın hukuk normları hakkında farklı yorumları varsa, Hükümet böyle bir sorun üzerinde karar vermelidir. Bu yöntem kamu kurumları ile kamu kuruluşları arasındaki uyuşmazlıklarda da uygulanmalıdır.
Farklı bölgelerdeki benzer davalar hakkında farklı kararların alındığı durumlar vardır. Şu anda bir dijital analiz aracı geliştirilme aşamasındadır. Böylece adalet idaresi davasını birleştirmek için bir fırsat vardır.
Yargıtay, bu akıllı sistemin tam olarak uygulanmasını hızlandırmalıdır.
Elbette yargı sistemi reformu bununla da bitmiyor. Uzmanlar bu konuyla Yargıtay dışında ilgilenmeye devam edecek. Bu adım, süreci daha rekabetçi, kamu temsilcilerine ve bağımsız uzmanlara açık, yani daha etkili hale getiriyor.
Bir sonraki konu hukuk koruma devlet kurumlarının reformu. Bu alan her zaman toplumun yakın ilgisi altındadır.
“Ocak” olayları, hukuk koruma devlet kurumları için gerçek bir meydan okumaydı. O dönemde provokatörler sayesinde gösteriler ayaklanmalara dönüştü. Onun sonu devlete karşı isyana yol açtı. Kışkırtıcıların çoğu şartlı veya hafif cezalarla kurtuldu. Aslında, suçları çok daha ağır. Çünkü, durumu kasıtlı olarak zorlaştırdı. Sonucunda işler daha da kötüye gitti ve trajik olaylar yaşandı.
İnsan hakları savunucuları, avukatlar derneği temsilcileri bana defalarca talepte bulundular. Ülkeyi isyana teşvik edenlerin en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini söylediler. Bu makul bir öneri. Bu nedenle yetkili kuruluşlara bu konuyu dikkate almaları ve özel önlemler almaları talimatını veriyorum.
Her türlü açık provokasyonu ve yasa dışı faaliyetleri kesinlikle engellemeliyiz. Ülke içinde fitne çıkaran ve kanunları çiğnemeye teşvik edenler, ağır cezalardan kurtulamayacaklardır.
Tüm topluma ortak ilkeyi hatırlatmak isterim: “Siyasi çoğulculuğa açığız, aşırılıktan, soygundan ve tertipsizlikten uzağız.”
Kasıtlı provokasyonun başladığı yerde, konuşma özgürlüğü ve fikir çeşitliliği hakkında bir konuşma başlatmak fazladır. Bu, toplumun istikrarına ve güvenliğine zarar vermek, devletin temellerini sarsmaya çalışmak demektir.
Hava gibi milli birliğe ihtiyacımız var. Hem greve katılanlar hem de güvenlik kurumlarında çalışanları bizim vatandaşımızdır. Sadece yargılamanın adil olacağını değil, toplumun da bağışlayıcı olacağını umuyorlar.
Devlet, Ocak olaylarına katılan ancak ciddi bir suç işlemeyen vatandaşların cezasını indirdi. Yasayı bozanların bazıları suçlarını anladı ve geçmişte yaptıklarından pişmanlık duydu. Onlara af ile davranmanın daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, Ocak olayların katılımcılarına bir kerelik af çıkarmaya karar verdim.
Af, kitlesel ayaklanmaların organizasyonunda yer alan kişiler ile vatana ihanetle suçlanan ve iktidarı güçle ele geçirmeye çalışan kişiler için geçerli olmadığı açıktır.
Ayrıca terör ve aşırılık suçları işleyenler, mükerrerler ve insanlara işkence edenler için de af olmayacak.
İnsani değerleri öne alarak, trajik olaydan uygun sonuçlar çıkarıyoruz. Bu bir daha asla olmayacak. Buna izin vermeyeceğiz.
Ocak olayları sırasında ölen vatandaşların yoksul ailelerine maddi yardım sağlanacak. “Kazakistan Halkı” fonunun bu amaca değerli katkılarda bulunacağına inanıyorum.
Ocak olaylarından ders aldık ve kamu güvenliğini önemli ölçüde güçlendirmenin gerekliliğini anladık.
Son zamanlarda cinayet ve soygun gibi ciddi suçlar artış göstermektedir. Bu tür vahşi eylemler tüm toplumu tehdit etmektedir.
Bu tehlikeli eğilim, bu tür suçları işleyenlerin cezasını sertleştirerek ve şartlı tahliyeyi sonlandırarak kökünden bitirmek lazım.
Aile içi şiddetin suç olarak sınıflandırılması konusu toplumda uzun süredir tartışılmaktadır. Hukuk koruma devlet kurumlarının bu önerinin doğru olduğuna şüpheyle bakıyor. Sebebi ise bu tür ev içi durumları tespit etmenin kolay olmaması yani bu tür olayları araştırmak zor olmasıdır. Bu da bir gerçek. Ama ne söylersek söyleyelim, aile içi şiddete göz yumamayız.
Aile şiddetine yol açanlar cezalandırılmazsa daha da bunalıma girecekler. Kurbanlar olsa tamamen savunmasız. Bence bu tür eylemlerin cezasını artırmanın zamanı geldi. Etkilenen insanlar, ülkenin sözünden veya birinin baskısından korkmamalıdır. Bu nedenle polis memurları onlarla çok dikkatli çalışmalı ve uygun önlemleri almalıdır.
Sentetik uyuşturucu kullananların artması, milletin sağlığı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Mevcut durum çok karmaşık, ele geçirilen “sentetik” miktarı son üç yılda 10 kat arttı. Zamanla, bu tür ilaçlar daha ucuz ve daha erişilebilir hale geldi. Uyuşturucu bağımlıları, sosyal ağlar ve çeşitli uygulamalar aracılığıyla serbestçe satın alıyor. Eve uyuşturucu bile götüren insanlar var. Bu çok tehlikeli ve kapsamlı bir toplumsal sorundur.
Sentetik uyuşturucuların üretimi ve dağıtımına karşı mücadele ulusal düzeyde yürütülmelidir. Bu nedenle, uyuşturucu bağımlılığı ve uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele için kapsamlı bir plan geliştirilmesi gerekmektedir.
İnternet ve telefon dolandırıcılığına özellikle dikkat edilmeli.
Hukuk koruma devlet kurumları, bu tür tehditleri tespit etmek ve suçluları yakalamak için bilgi ve istihbarat çalışmalarını güçlendirmelidir. Ayrıca vatandaşların yasal ve finansal okuryazarlığının sistematik olarak artırılması gerekmektedir.
Bütçe finansmanını ve milli serveti yağmalayan yolsuzluğun ve onun gizli yollarının organizatörlerini aramak için azami çabayı göstermek çok önemlidir.
Ceza ve Ceza Muhakemesi Kanunlarının dikkatli bir şekilde ayrıştırılması ve adalete uymayan veya adalete müdahale etmeyen her şeyden kurtulmak gerekiyor. Uygun düzeltmeler yapıldıktan sonra tekrar tekrar değiştirilmemelidir. 2015 yılından bu yana Ceza ve Ceza Muhakemesi Kanunlarında 1.200’den fazla değişiklik yapılmıştır.
Geçici koşullara veya dar şirket çıkarlarına dayalı olarak yasaların değiştirilmesine izin verilmemelidir. Bu nedenle ceza ve ceza muhakemesi mevzuatında değişiklik yapma yetkisinin Adalet Bakanlığına devredilmesi gerekmektedir. Bu amaçla kurumun personel potansiyelinin güçlendirilmesi ve yasama faaliyetlerinin kalitesinin artırılması gerekmektedir.
Sevgili yurttaşlar!
Bugün gelecekteki reformların yönünü belirledik.
Şimdi devletimizin ve toplumun bütün alanlarının modernizasyonunu yapmamız lazım.
“Güçlü Cumhurbaşkanı – etkili Parlamento – sorumlu Hükümet” formülü ile siyasi reformlar uygulanmaktadır. Bu sonuç toplumumuzun sarsılmaz bir temelidir.
Reformların içeriği kapsamlı olacaktır.
Devlet ve toplum arasındaki ulusal dayanışmayı ve ortaklığı güçlendirmeği devam edeceğiz.
“Halkın sesini dinleyen devlet” ilkesine bağlı kalmak çok önemlidir.
Toplumda bir kırılma yaratmak yerine ülkeyi iyi bir amaç için seferber etmeyi düşünmeliyiz. Bu, adil bir Kazakistan fikrinin özüdür.
Önümüzde özel bir görev var. Bu, ülkemizin egemenliğini ve topraklarımızın bütünlüğünü korumaktır.
Ülkemizi korumanın en önemli yolu müreffeh bir birlikteliktir. Başka yolu yoktur.
Milli birlik her zaman en önemli değer olarak görülmüştür.
Şimdi alaka düzeyi arttı.
Halkımız barış ve istikrara büyük önem vermektedir.
Her şeyden üstün tuttu. Tam şimdi biz beraberlik ve bütünlüğü sağlayabilmemiz gereken bir dönemdeyiz.
Değerli Milletvekilleri!
Sevgili yurttaşlar!
Ülkemizin geleceği ile doğrudan ilgili düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
Mevcut jeopolitik durumda devletimizi kademeli olarak güçlendirmemiz ve reform ve yenilenme yönüne sıkı sıkıya bağlı kalmamız gerekiyor.
Dikkatli hareket etmeli ve ülkemizin uzun vadeli çıkarları doğrultusunda çalışmalıyız.
Mevcut reform hızını korumak, tüm siyasi sorunları gecikmeden çözmek çok önemlidir. Bunun için önümüzdeki seçim dönemlerini etkin bir şekilde planlamak gerekiyor.
Bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2024’te, Parlamento seçimlerinin ise 2025’te yapılması gerektiğini hepiniz biliyorsunuz.
Yeni stratejiye göre ana devlet kurumlarının kapsamlı modernizasyonunu başlatmanın gerekli olduğuna inanıyorum.
Bu adım, vatandaşlarımızın her birinin refahını ve tüm ülkemizin kalkınmasını iyileştirmek için ortak çalışmayı canlandırmamızı sağlar.
Hükümetin planlarını halktan sakladığı siyasi gelenekten kurtulmamız gerekiyor.
Bu nedenle, bugün yaklaşan seçim kampanyalarının programını tüm insanlara duyurmak istiyorum.
Bu sonbaharda olağanüstü Сumhurbaşkanlığı seçimleri yapmayı öneriyorum.
Adil bir Kazakistan yaratma yolunda temel ve kapsamlı reformların başarılı bir şekilde uygulanması için halkın yeni bir güven yetkisine ihtiyaç vardır.
Benim için devletin menfaati her şeyin üstündedir. Bu nedenle görev süremi kısaltmaya ve olağanüstü cumhurbaşkanlığı seçimlerine gitmeye hazırım.
Ayrıca, çok düşündüm ve Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin sayısını ve süresini gözden geçirmenin gerekli olduğu sonucuna vardım.
Başkanın görev süresinin 7 yıl ile sınırlandırılmasını öneriyorum. Ancak yeniden seçim yasaktır.
Bu girişimin temeli nedir? Bir yandan, herhangi bir büyük ölçekli programı uygulamak için 7 yıl yeterli bir süre. Öte yandan, Başkanın görev süresinin bir dönemle sınırlandırılması, Devlet Başkanının azami ölçüde ulusal kalkınmanın stratejik görevlerini çözmeye odaklanmasını sağlar.
Hayat durmuyor, ülke içindeki küresel süreçlerin ve toplumsal gelişmenin hızı her geçen gün artıyor.
Önerdiğim anayasal yenilik, gücün tekelleşmesi riskini önemli ölçüde azaltacaktır.
Bu nedenle, cumhurbaşkanını sadece bir dönem için seçme normunu getirmeyi öneriyorum.
İktidarın oluşumu ve faaliyetlerinin sağlanması için medeni ilkeler oluşturmalıyız.
Yeni başkanlık sistemi siyasi istikrarı güçlendirecek ve Kazak sosyal inşa modelini oluşturacaktır.
Seçimden sonra Parlamento tarafından değerlendirilmek üzere cumhurbaşkanının sadece bir dönem için seçilmesi normunu öneriyorum.
Parlamento olumlu bir karar alırsa, memleketimizde yeni bir siyasi dönem başlayacak.
Ülkemizin siyasi modernleşme sürecinde parlamentarizmin gelişimi özel bir yer tutmaktadır.
Güncellenen Anayasamız, adil ve şeffaf kurallara sahip bir siyasi sistem için tamamen yeni standartlar getirmektedir.
Siyasi partileri kaydetme prosedürü büyük ölçüde basitleştirildi.
Parti listesi ve tek mandalı bölge bazında meclis ve maslikhat oluşturmanın yeni yolları başlatılacak.
Genel olarak, anayasa reformunda öngörülen tüm kurumsal değişikliklerin bu yılın sonuna kadar onaylanması ve tamamlanması gerekiyor.
Bu değişimler siyasi partilerin sayısını artırmakta, siyasi rekabeti yoğunlaştırmakta ve yeni tip insan tercihlerinin ortaya çıkmasına katkıda bulunmaktadır.
Eski usule göre seçilen yetkililerin temsil organlarının olağanüstü bir seçim kampanyasıyla yenilenmesi doğaldır.
Bu nedenle önümüzdeki yılın ilk yarısında her seviyeden Meclis ve meslihat seçimlerinin yapılmasını öneriyorum.
Çoğunluğun çıkarlarını temsil eden yeni bir milletvekilleri bileşimi oluşturacağız. Bu adım hiç şüphesiz maslikhatların ve Meclis’in çalışmalarının verimini artıracaktır. Gelecekte Hükümet, yalnızca oyların çoğunluğunu alan siyasi güçlerin değil, diğer partilerin temsilcilerini de Parlamentoya dahil edebilir.
Böyle bir yaklaşım, yürütme gücünün tüm toplumun taleplerini dikkate alan etkili kararlar almasına olanak tanır.
Böylece bu yıl cumhurbaşkanlığı seçimleri, gelecek yıl ise Meclis ve Maslikhat Milletvekilliği seçimleri yapılacak. Daha sonra Hükümetin bileşimi oluşturulacaktır.
Sonuç olarak, 2023’ün ortalarında Cumhurbaşkanı, Parlamento, Hükümet gibi tüm ana siyasi kurumlar canlandırılacak ve yenilenecektir.
Açık rekabetin kurulduğu ve herkese eşit fırsatlar verildiği adil bir Kazakistan yaratıyoruz.
Şeffaflık, adalet ve karşılıklı güven yoluyla büyük ölçekli siyasi değişimi uygulamak esastır.
Yeni seçim kampanyasının tarihlerinin ve sıralamasının ülkeye açık olarak duyurulması, karar alma süreçlerinde şeffaflık ilkesine uygundur.
Tüm bu adımlar, “Güçlü Başkan – Etkili Parlamento – Sorumlu Hükümet” ana formülümüzü giderek gerçek içerikle zenginleştirecektir.
Bugünkü girişimlerimiz Kazakistan’ın geleceğini belirleyecek.
Her gün eski ve yeni, durgunluk ve gelişme arasında seçim yapıyoruz.
Hepinizi ulus menfaati için birleşmeye davet ediyorum.
Hepimiz birliğimizi kuvvetlendirebilirsek, adaletten asla sapmazsak mübarek bir ülke oluruz.
Adil bir Kazakistan’ın yaratılması yeni başladı. Önümüzdeki yol çok zor. Bu yönelim asla değişmeyecek ve iç ve dış koşullar ne olursa olsun devam edecektir.
Boş boş oturanlara, bilerek müdahale edenlere yer yoktur.
Seçtiğimiz yoldan ayrılmayacağız!
Öyleyse, birlikte adil bir Kazakistan inşa edelim!
Kutsal Anavatanımızı birlikte geliştirelim kardeşim!

 

Kaynak:https://akorda.kz/kz/memleket-basshysy-kasym-zhomart-tokaevtyn-kazakstan-halkyna-zholdauy-181416

 

 

REKLAM ALANI