Gazeteci Yazar Kemalettin İsaoğlu, Eşref Bitlis Suikastını Kaleme Aldı
ABDULLAH YİĞİT-ANKARA
Gazeteci Yazar Kemalettin İsaoğlu, Eşref Bitlis Suikastını Kaleme Aldı.
Gazeteci Yazar Kemalettin İsaoğlu, EŞREF BİTLİS SUİKASTI. 19 Şubat 1993. Bazı suikastleri çözmek çok kolayken, bazılarını çözmek imkânsızdır. Bazı suikastlerin ardındaki güç hemen ortaya çıkarılabilirken, bazılarının ortaya çıkarılsa bile kamuoyuna açıklanması söz konusu bile olamaz. Jandarma Genel Komutanı iken bir uçak kazasında şehit olan Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümü buna örnektir. Kaza diye bilinmesine rağmen, kimse inanmamış, kamuoyu suikast olduğunu düşünmüştür.
Suikast, bir kişiyi belirli bir amaca yönelik olarak, planlı ve gizli biçimde öldürmek ya da ölümüne yol açmak anlamına gelir. Suikast sonucunda öldürülen veya öldürülmek istenen kişiler, çoğunlukla devlet yöneticileri, toplumda saygınlığı bulunan kişiler ya da bir ülke için stratejik öneme sahip kimselerdir.
Suikast sonucu öldürülen ya da öldürülmek istenen kişinin bir devlet yetkilisi olması durumunda suikast planının çok ince detayları düşünülerek planlandığı, hedef saptırmalarının yapıldığı, suikastçilerin özenle seçildiği görülür. Bu suikastlerde suikastçinin bulunamaması üzerine planlar yapılabileceği gibi, kolayca bulunması, ancak sonuca ulaşılmasının engellenmesi de planlanabilir. Bazı suikastlerde ise suikastçi gizlenir, suikastçi olarak ele geçirildiği iddia edilen kişi de kısa zaman içinde ortadan kaldırılır. John Kennedy suikastinde bu yöntemin uygulandığı görülmüştür.
Suikastler, organize bir grubun işi olabileceği gibi bir devletin gizli servisi ya da uluslararası bir şebekenin işi de olabilir. Eşref Bitlis suikasti, bir devletin yapabileceği boyutu aşan küresel bir organizasyon işi gibi gözükmektedir.
Önceleri bir uçak kazası diye geçiştirilen Eşref Bitlis suikasti, ailesinin ve pilotunun ailesinin büyük çabaları sonucunda suikast olduğundan şüphe edilmeyen bir noktaya gelmiştir.
Orgeneral Eşref Bitlis’in konumu, basit bir suikastle ortadan kaldırılmasını hem engellemekte hem de imkansız duruma getirmektedir. Bu nedenle, Eşref Bitlis’e yapılacak bir suikastin bazı önemli nitelikleri olması gerekir.
Bunları alt alta yazalım:
• Suikastin bir kaza gibi görülmesi gerekir
• Suikasti yapan ya da yaptıranların bulunması imkansız olmalıdır
• Suikastin ardındaki gizli gücün anlaşılması imkansız olmalıdır
• Suikast, Orgeneral Eşref Bitlis’in çevresinden ya da çalıştığı ekipten yardım alınarak ve uzun dönemli ve titiz bir çalışma sonucu gerçekleştirilmelidir
• Suikastin ardındaki güçler bilinse de bu konuda açıklama yapılmasına izin verilmemelidir
• Eşref Bitlis suikasti sonucunda intikam almaya dönük eylemler olabileceğinden, yakın çalışma arkadaşları susturulmalı, itibarsızlaştırılmalı, görevden uzaklaştırılmalı ve bazıları da aynı şekilde suikastlere uğratılmalıdır
• Suikasti araştırmaya dönük çalışmalara yardım edenlerin engellenmesi sağlanmalıdır.
Bütün bunlar, Eşref Bitlis suikasti sonrası açılan soruşturmalar ve araştırmalarda sıkça yaşanmıştır.
Orgeneral Eşref Bitlis suikasti, ülke içindeki bir örgütün ya da bir terör örgütünün gerçekleştirebileceği çapta bir eylem değildir. Bu suikastin dünya çapında eylem yapabilecek yetenekte bir istihbarat örgütü ya da küresel bir organizasyon tarafından yapılması olasılığı çok güçlüdür.
Eşref Bitlis suikastinde bütün detaylar düşünülmüştür. Suikasti gerçekleştirenlerin yakalanması imkansız olsa bile bu konuda bilgi sahibi olabilecek kişi ya da örgütler ya kontrol altına alınmış, korkutulmuş ya da ortadan kaldırılmıştır.
Suikastçilerin öldürülmesi ya da uzun süreli tecrit altına alınması, suikastin arkasındaki güçlere ulaşılmasını bazı zamanlarda imkansız kılar. Örneğin, Kennedy suikastinde suikasti gerçekleştirdiği öne sürülen Lee Harvey Oswald, suikast sonrasında öldürülmüş, kaç tane Oswald olduğu anlaşılamamış, suikasti Oswald’ın gerçekleştirip gerçekleştirmediği açıklığa kavuşturulamamıştır. Ardından kurulan Komisyon da olayı zamana yayıp savsaklamış, sonuç alınmasını engellemiştir. Sahte suikastçiyi herkesin gözleri önünde ve daha önemlisi de yüzlerce CIA ve FBI ajanı arasında tabancayla vurup öldüren Jack Ruby, ölüm cezasına çarptırılarak ortadan kaldırıldı. Bazı görgü şahitleri, suikast günü Jack Ruby’yi dürbünlü tüfekle uzaklaşırken gördüğünü belirtmişlerdir. Suikaste şahit olan 50’den çok (57) kişinin garip kazalar sonucu ölümleri ise tesadüf olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Suikasti görenlerden birisi olan J. P. Tippit isimli bir polisin, suikastten 1 saat geçmeden cadde ortasında öldürüldüğünü biliyoruz. Bu suikastin nedeni ve arkasındaki güç, aradan onlarca yıl geçse bile hala aydınlatılamamıştır. Ancak, suikastten kimin faydalandığı araştırılınca, suikasti çözmek çok kolaylaşacaktır.
Eşref Bitlis suikastinde de bütün detayların düşünüldüğü görülmektedir. Büyük olasılıkla suikast hakkında bilgisi olan ya da suikaste katılan bazıları ortadan kaldırılmıştır. Bunlardan bazılarının da Cem Ersever ve Tarık Ümit olduğu iddia ediliyor. Bu isimlerin çok şey bildikleri için mi, yoksa suikastte rol oynadıkları için mi öldürüldükleri ise şüphelidir.
Uğur Mumcu suikasti de zamanlama açısından Eşref Bitlis suikastiyle bağlantılı görülmektedir. Ancak, Uğur Mumcu suikastinde açık bir eylem yolu denenmiş ve suikast, açık biçimde ve kaza süsü verilmeden gerçekleştirilmiştir. Her iki suikastin de zamanlaması ve aydınlatılmamış olması, bağlantılı olabileceğini gösteren ipuçlarından birisidir.
Eşref Bitlis suikastinde rol oyanayan kişilerden bir yada birkaçına ulaşılabilmiş olsaydı, suikastin çözmek kolaylaşabilecekti. Ancak, iyi planlanmış bir suikastte arkada iz bırakılmadığını biliyoruz.
Sususrluk’taki bir kazada ölen Abdullah Çatlı’nın da bir suikaste kurban gittiğine yönelik şüpheler vardır. Bu suikastin, Eşref Bitlis suikastinin intikamlarından birisi olduğunu ileri süren çok ciddi iddialar ortaya atıldığını da biliyoruz.
Bir suikastte arkadaki güçlerin ortaya çıkarılabilmesi için suikastçiden ya da suikastteki detaylardan yola çıkarak sonuca gitmek olanaksızsa, suikastin ne için yapılmış olabileceği, suikast sonucunda kimlerin karlı çıktığı ve suikaste uğrayanın ortadan kaldırılması için nedenlerin neler olabileceğinden yola çıkmak gerekir.
Eşref Bitlis, hayatını terörle mücadeleye adamış bir isimdi. Bu uğurda çok çalıştığı, çeşitli teknikler ve yöntemler geliştirdiği, klasik olmayan çözüm yolları bulmak konusunda fikirler üretip bunları uygulamaya koyduğu, terörün ardındaki güçleri bildiği ve deşifre etmek için çalışmalar içine girdiği, bu yollarla da terörle mücadelede çok başarılı sonuçlar aldığı ve suikastten 7 ay önce terörle mücadele ve terörün arkasındaki güçlerle ilgili zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a bir mektup yazdığı bilinmektedir.
Bu bilgiler doğrultusunda Eşref Bitlis’i kimler ortadan kaldırmak isteyebilir?
• Türkiye’de teröre karşı başarılı olunmasını istemeyenler
• Deşifre olma aşamasına gelen terörün arkasındaki güçler
• Terör örgütünün destekçisi ve yönlendiricisi olan küresel güçler
• Türkiye’nin terör sorunundan kurtularak güçlenmesini istemeyen dış güçler ve içerdeki işbirlikçileri
• Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurma planı yapan ve bu süreçte terörist örgütü kullanmayı planlayanlar
• Uyuşturucu trafiğinde ve diğer konularda terör örgütü üyelerini kullananlar
Bu güçlerin kimler olabileceği düşünüldüğünde, ortaya bir ya da birkaç küresel güç gelmektedir. Bunlar,
• Profesyonel suikast yapabilecek küresel bir güç
• Her ülkede suikast gerçekleştirebilecek bir güç
• Kuzey Irak’da “Kürt Devleti” kurmaya çalışanlar
• Türkiye üzerinde küresel planları olanlardır
Eşref Bitlis suikastini kimin ya da kimlerin gerçekleştirdiğini başka nasıl anlatabiliriz ki!